Çocuklarda Kaygı ve Korkunun Kaynakları

Geçmişten günümüze neredeyse tüm çocukların çeşitli şekillerde kaygı ve korkuya sahip olduğu bilinmektedir. Ebeveynler bunun farkında olmakla birlikte çoğunlukla bu kaygı ve korkuların kaynağına gitmekte ve çocuklarını anlamakta çok zorlanırlar. Bu nedenle çocuklar ebeveynlerinden sık sık “Bunda endişelenecek ne var?”, “Kaç yaşına geldin hala korktuğuna inanamıyorum?”, “Neden bu kadar kaygılısın hiç anlamıyorum” gibi cümleleri oldukça duymaktadırlar.

Çocuklara bu konuda en sağlıklı yardım etme biçimi her zaman onların kaygı ve korkularını tanımak ve kaynağını anlamaya çalışmak olacaktır.

Çocuklarda kaygı ve korkunun en önemli etkenlerinden birinin terk edilme korkusu olabildiği bilinmektedir. Bu nedenle bazen ebeveynler bilinçli ya da bilinçsiz şekilde, çocuklarının terk edilme korkularını tetikleyebilir. Örneğin arabada yaramazlık yapan bir çocuğa ebeveynin “Şimdi sağda duracağım ve seni burada tek başına bırakacağım.” demesi çok sık yaşanan bir durumdur. Bu ve bunun gibi söylemler çocuklarda gizliden gizliye varlığını sürdüren terk edilme korkusunu tetikleyebilmektedir. Bu nedenle anne ve babalar çocukların onların varlığından her daim koşulsuz bir şekilde emin olmak istediklerini unutmadan hareket etmelidirler.

Çocuklarda kaygının olası nedenlerinden bir diğeri de onlara yeterince güvenilir ve huzurlu bir ortam verilmemesi olabilir. Çocuklar genellikle evdeki tartışmaların ve sürtüşmelerin nedeninin kendileri olduğunu düşünürler. Gerçek ya da hayali olan bu durum, onların sürekli suçluluk ve pişmanlık hissetmelerine neden olabilecekleri gibi korku ve kaygıyı oldukça artıracak faktörler olacaktır.

Çocuklar için ölüm, hastalık, kaza gibi travmatik süreçlerde korkuların ve kaygıların tetiklenmesine ve çocuğu sürekli rahatsız etmesine neden olabilmektedir. Bu gibi durumlarda yetişkinler bile baş etmekte çoğu zaman oldukça zorlanmaktadır. Travmaların çocuklardaki korku ve kaygıyı tetiklemesinin en sık görülen nedenlerinden biri yetişkinlerin çocukların travmayı anlamlandırmasına yardımcı olmamasıdır. Ebeveynler genelde üzücü olayların ardından olay hakkında bahsetmeyerek, duygu ve düşüncelerin konuşulmasına alan oluşturmayarak çocuklarını koruduklarını düşünürler. Oysa bahsedilmeyen, paylaşılmayan, yas tutulmasına izin verilmeyen her olay çocukta derin bir iz bırakmaktadır. Çocukların da en az yetişkinler kadar yas tutmaya hakkı vardır. Böylece üzücü olayın etkisini de beden ve zihinlerinden daha kolay şekilde atmakta ve rahatlamaktadırlar.

Çocuklarda görülen kaygı ve korkunun sık görülen nedenlerinden yukarıda kısaca söz edilmesine karşın bazen bu nedenleri anlamak ebeveynler için oldukça karmaşık olabilmektedir. Böyle durumlarda çocuklara profesyoneller tarafından uygulanan oyun terapisi, EMDR gibi yöntemler bastırılan ya da görülmesi zor olan kaynaklara ulaşılmasını sağlayabilmektedir.

Uzman Klinik Psikolog Selen Kurt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× Online Seans Fiyatı Alın